İçeriğe geç
Ana Sayfa » SiyaH Hap Savını Destekleyen Psikolog/Sosyolog Var Mıdır?

SiyaH Hap Savını Destekleyen Psikolog/Sosyolog Var Mıdır?

    Siyah Hap Savını Destekleyen Psikolog/Sosyolog Var Mıdır?

    Geçenlerde bir inselle görüşme yazım içinde siyah hap savını destekleyen psikolog/sosyolog yok demiştim ve şaşırmadığım gibi alttakine benzer alaycı safsata içeren bir mesaj aldım. 

    Hahaha, sen ciddi misin ya? Bu konuyu savunan ünlü bir yazar psikolog sosyolog yok diyor, şaka gibi. Birincisi, bir hakikatin hakikat oldugu gerçeğini onu savunanların sayısı degiştrimez. İkincisi sayacagım kişiler senden katbekat daha bilgili, ünlü ve şu anki blackpill ile tamamen örtüşen yaşam tarzı ve zihniyete sahip kişilerdir; Cioran, Schopenhauer, Caraco, Pavese, sadık hidayet, p.m., m.h., daha çok fazla sayarım ama bazı ulvi şahsiyetleri de saymak istemiyorum.

    Benzer iddiaları farklı mecralarda da savunma olarak ortaya atan inseller olabiliyor. Çünkü bunları wiki.insel denen bir sitede okumuşlar. Bu isimler sosyolog/psikolog değil, çünkü bu dönemde psikoloji bile yoktu. Verdikleri bilimsel makalelerde “korelasyon”, “p value”, “t testi”  vs gibi kavramların ne olduğu pek bilinmediği için genetiği iyi bireyin daha fazla seçilimini “genetik her şey gördün mü?” gibi algılıyorlar (İlgili makaleden siyah hap yazımda bahsettim). Oysaki makalelerde psiko-sosyal etkileşim ihmal edilmesine rağmen 1’lik korelasyon yok. Çünkü olamaz. Aslında insellerin psikolojideki “idealleştirme” savunma mekanizmasını sıklıkla kullandığını görüyoruz. Yani bir şey onlara göre ya vardır ya yoktur.

    Bazı Düşünürler Üstüne Notlar

    Sitede Michel Houellebecq gibi şair (Lovecraft’dan etkilenmiştir) veya Beate Küpper gibi psikologların kitapları örnek gösterilmiş fakat bu kitaplarda da biyolojik determinizm savunulmuyor. Neo-liberal hamleler yüzünden ortaya çıkan aşırı bireyci özgür kadın seçimlerinden bahsediliyor, yani devamlı üstünde durduğum psiko-sosyal etkiler ve feminizm eleştirilmiş ve ilk defa “insel” tanımı yapılmış. Benzer kaynaklardan kırmızı hap da yararlanır.   

    Siyah hap sadece bu nihilist düşünce şeklinden etkilenmiştir. Altta da göreceğiniz gibi alakalı alakasız birçok isim siyah-hap destekçisi olarak “protocel veya “protochad” diye anılmış. Bunların içinde Tesla, Einstein, Van Gogh, Newton hatta Jordan Peterson gibi alakasız isimler var. Bu isimlerden bazılarında şizofreni, paranoidlik, ağır nkb mevcut. Bazıları da ruh eşi saplantısına veya dönemi yüzünden beta öder’den çekmiş ve eleştirmiş isimler. Daha önemlisi hiçbir insel değildi veya biyolojik determinizmi savunmuyorlardı. KH tepki gösterdiği bazı konularda hassasiyetleri vardı ve çoğunlukla “sağlayıclık” konusunu eleştirdiler.

    Tarihsel sürece geçmeden önce genel bir çarpıtma görüyoruz ve savunulduğu gibi “kadınlar tipten başka hiçbir şeye bakmaz” savunan tek bir kaynakla hala karşılaşamadık.

    Feminizme kadar süren tarihsel süreç

    Kırmızı hap, siyah hap, doom hap, beyaz hap vs. temel nedeni feminizmdir ve eğer tarihsel süreçte bulunan neden-sonuç ilişkisini bilmezseniz, dönemi kendi sosyal olgularıyla kavrayamazsanız yanlış çıktılar alırsınız. Şimdinin yapılanmasıyla geçmişi yorumlamak yanlıştır.

    Tarih, felsefe veya sosyoloji okuyanlar bilir, bir olgunun gerçekleşmesi öncekiyle mümkündür. Örneğin Fransız devrimi öncesinde Aydınlanma Çağı gerçekleşmiştir. Katolik mezhebine karşı Protestanlık yükseldikten sonra bireycilik ön plana çıkmış, Tanrı’nın emri olan “üretin, çalışın, iyi bir birey olun” mottosuyla üretim artmış ve bu da Weber’e göre kapitalizme ve liberalizme neden olmuştur. Muhafazakar bir dini düşüncenin şu an özgürlüğün beşiği olan liberalizme sebep olması da ilginç sosyolojik bir olaydır bu arada.

    Üretimin sanayi devrimiyle mutluluk getirmemesi ve aşırı tüketim ve sözde azalması beklenen aristokrat kesimin bu sefer zenginlikle yükselmesi sonucu Karl Marx da materyalizmle özgürlükten çok eşitliği ön plana çıkmıştır. Platon’un öne attığı idealizmde esas olan “her maddenin esası ruhtur” düşüncesi, “her ruhun esası maddedir” olarak diyaletik değişime uğramıştır. Yani her şeye sebep olan insan emeğidir, maddedir. Çünkü Marx’a göre topluma yön veren şey sanayi devrimiyle birlikte üretimi yapan kişilerdir. Üretim olmazsa altyapı ve üst yapı olarak adlandırdığı entelektüel süreçler gerçekleşmez.

    Ne alakası var? şimdi diye düşünebilirsiniz ama…

    Erkek-kadın ilişkileri de toplumsal olgulara bağlıdır ve 1900’lere kadar toplumları veya insanları inceleyen psikoloji /sosyoloji alanları yoktu. Olamazdı çünkü özgürlük kısıtlıydı, insanları incelemek de zordu. Marx sonrası feminist akımlarla özgürlüğe rağmen cinslerin eşitliği düşüncesi yükseldi. Cinsiyetçilik kavramları ortaya çıktı. (Daha fazlası için: Feminizm) Feminizm, sosyalist düşüncelerden etkilense de liberal düşünceleri de merkezine aldı. Bir andan eşitlik savunurken, bir andan kendi “bireyciliği” için en iyi olanı yapmaya yani hipergamik davranmaya çalıştı. Bence siyah ve kırmızı hapın tek ortak noktası da feminizmin toksik bir yükseliş olduğudur.

    Sosyolojinin bile çıkış noktası buhranlardır. Özellikle Fransız Devrimi sonrası ortaya çıkan karmaşa daha iyi yönetim şekilleri için sosyolojinin doğmasına neden olmuştur. Üstte alıntılanan hiçbir isim psikolog/sosyolog olmadığı gibi bu alanda istatistiksel çalışma yapan kişiler de değillerdir.

    Feminizm bile yoktu!

    Bu dönemde yaşayan düşünürler biyolojik determinizmi ya da kadınların en iyi genetikli Chad’i seçtiğini savunmaz. Çünkü genetik emekliyordu. Evrimsel psikolojinin bile olmadığı, Freud’un daha psikanalitik teorileri, Skinner’in davranışçı-psikoloji çalışmalarını yapmadığı bir yüzyılda bu kişiler nasıl hipergamiyi, seçilimi, kadınların psikolojisini bilebilir? Sadece Darwin’in ortaya attığı İnsanların Türeyişi eseri mevcuttu. Ortada tek bir yayın yoktu. Onu bırakın Feminizm bile yoktu.

    Felsefe bilmeyenler için filozof olmanın dokunulmaz olmadığını ve bu görüşlerin devamlı değiştiğini de belirtmeliyim. Örneğin Descartes hayvanların ruhu yoktur, makinedir derken, Locke insan dünyaya boş bir levha olarak gelir diyordu. Şu an hepsinin yanlış olduğunu biliyoruz. Ne Schopenhauer ne de Nietzsche kutsal değildi. Kutsallık felsefeye aykırıdır. Kırmızı hapın farkın burada ortaya çıkar, çünkü bir ideoloji değil, prakseolojidir. Nedensellik ilkesiyle düşünür, her doğrunun değişebileceğinin farkındadır.

    Bu düşünürler alfa dölleri değil, beta öderi eleştirdi!

    O dönemde kişisel özgürlükler yoktur. Aristokrasi dediğimiz üst kesimin egemenliği mevcuttu. Para gerçekten çok önemliydi. Bütün değişimler 20 YY’da başladı ve 100 sene içinde gerçekleşti ve bu esnada kadınlar etkinlik kazanmaya başladı. Örneğin Schopenhauer, 1800lerde yaşamıştır. O dönemde kadın öylece bir erkekle flört bile edemezdi. Birçoğunun düşüncesinde araştırma yoktur, kişisel notlar gibidir. 

    Siyah hap kavramı genetikçi yaklaşır, kadınların sadece fiziksel özelliklerle ilgilendiğini belirtir. Hipergami gerçeğine göre de kadınlar ya alfa döller tarafında genetik materyal toplamak için kısa süreli ilişkiyi tercih eder ya da uzun süreli ilişkide beta öderle sağlayıcılık tarafını tercih eder. Her kadın ideal olarak ortada noktayı bulmaya çalışır fakat zorlanır. İşte bu düşünürlerin bazıları tam olarak “beta öder” tarafını, parayla kadınların elde edilmesini eleştiriyordu. O dönemde kadınlar için fiziksel özellikler 2. Plandaydı. Yani kadınların sadece sağlayıcı erkek seçmelerini eleştirmişlerdir. [Daha fazlası: Kadınlar ve para]

    Örneğin şöyle saçma bir yorum almıştım:

    Maalesef çok yanlış bir bilgi. Pavese’i filozof zannetmekten tut, bu kişinin kadınların parayı seçmesini kadar hiçbir şeyi anlamamış. Bence bu kişilerdeki en büyük sıkıntı tarihsel döngüyü bilmemek. Schopenhauer’un veya Pavese’nin kadınları eleştirme nedeni de dönemiyle ilgilidir.  Hatta 1. Feminist dalga sonrası Psik. Esther Vilar ‘ın hala kadınların “zengin erkek” seçimlerini eleştirdiğini görüyoruz. (Daha fazlası için: 1950lerde yaşamak). Çünkü insan davranışlarındaki değişimler hemen gerçekleşmez.

    Siyah Hap, Kırmızı Haptan Devşirmedir

    Bu gerçeği göremiyor olmalarının sebebi de tarihsel döngüyü bilmemeleriyle aynı sebebe dayanır. 1995’de 3. Feminist dalga sonrasında, özellikle sosyal medya ve globalleşme ile kadınların hipergamisi iyice “alfa döller”, ben istediğimle sevişirim tarafına döndü ve kırmızı hap düşünceleri de 2000lerin başında ortaya çıktı. Başta Reddit-4chan, Sosuave forumları Tomassi, Roosh, Roissy, Pook pua üstüne deneyimlerini konuşurken kırmızı hap yükselmeye başladı, ortada siyah hap denen kavram yoktu. Ardından da siyah hap pua’a tepki olarak “alfa döller” tarafını alarak “biyolojik determinizm her şeydir, kadınlar başka bir şeyden etkilenmezler” gibi düşüncelerle ortaya çıktı ama hiçbir zaman düzgün bilimsel bir destekçisi de olmadı, bütün düşünceleri de kırmızı haptan çarpıtarak aldı.

    Temel Argüman Hataları

    Temel argüman hataları “kısa süreli(alfa döller)” ilişki paterni harici hiçbir ilişki tipini kabul etmedikleri ve statü, para gibi konuları negatif-beta özellikleri gibi görmeleridir. Daha felaketi kırmızı hapın sadece “statü veya para” ile kendini geliştirmeniz gerektiğini anlattığını sanmalıdır. Diğeri oyunu Pua kültüründeki gibi sanmalarıdır. Bunlar tam anlamıyla zırvadır. KH göre ki Rollo’nun tam tersine devamlı üstünde durduğu konu kadında arzu oluşturan ilk parametrenin “fiziksel özellikler” olduğu “beta öder” tarafta olmamak gerektiğidir ama bunun için Chad olmak gerekmez. Kişinin fiziksel görüntüsünü düzeltmesi ilk yapılması gerekendir.

    Kadınlara mavi haplı “beta düşüncesiyle sağlayıcı yaklaşarak, onlara hediye ve yatırımla elde etmeye çalışmak başka şeydir, beta özelliklerini simgeleyen sağlayıcılık nitelikleri başka şeydir. İlki sizi beta-chump yaparken, elinizdeki statüyü ulaşılmaz biri gibi kullanmanız kadınlarda evrimsel “güçlü-erkek” şemasını uyarır ve arzu duymalarına neden olur. Aynı fiziksel özelliklerin “koruyucu” şeması gibi statü de benzer hisleri uyandırır. Oysaki korucuyuculuk “beta özelliktir”. 

    İlginçtir ama bu düşünceler erkekleri kadınlardan uzak tutmak harici pek bir işe yaramaz, radikal-feminizme daha çok hizmet eder. Evrimsel olarak biliyoruz ki cinsel olarak seçici olmadığını düşünen kişiler hayatın hiçbir alanında motive olamazlar. Kadınların tip, para, oyun, statü gibi durumlardan girift olarak etkilendiğini, güce arzu duyduklarını, sadece görselden etkilenmenin basit yaşam formlarına özgü bir özellik olduğunu önceden açıklamıştık

    Kadınların Özgürlükleri Kısıtlıydı

    1900lerin ortasına kadınlar özgürce seçim yapamadıkları için hayatlarının devamında çıkarcı yaklaşıp, kendi seviyeleri üstünde zengin erkekleri tercih ediyorlardı. Öyleki hamile kalmak bile bir kadının toplumdan dışlanması için yeterliydi. Şu anda algıların çok değiştiğini Avrupa’da %43 gibi bir oranla evlilik dışı çocuk doğumu olduğunu ve desteklendiğini biliyoruz. 

    Özetle bu isimlerin siyah hap destekçisi olması için tamamen genetikçi yaklaşması lazım fakat olmadığını görüyoruz.  Schopenhauer “Aşkın Metafiziği” metini dönemine göre kabul edilebilirdi. Çünkü kadınlar tamamen kendini kurtarmaya çalışan kişilerdi. Özgür olmadıkları için ve biriyle monogamik evlilik yapma hakları olduğu için acımasız davranayabiliyordı. Schopenhauer biraz fiziksel özelliklere de girer ve kadınların zekanın önemsiz olduğunu, kadınların aptal olduğu için kaba-saba erkekleri daha çekici bulduğunu söyler. Yapılan 90 sonrası çalışmalarda kadınların evrim boyunca özellikle zeki erkekleri seçtiğini net olarak biliyoruz.

    Cioran ismi anılmış. Maalesef tam bir saçmalık. Öncelikle kendisi Simone Boué ile birlikteydi, insel değildi, en iyi ihtimal ruh eşi saplantısı mevcuttu. Cioran bu isimler içinde 2. Feminist dalgayı gören tek yazardır. Öfkeli ve karamsar olduğu doğrudur, nihilisttir fakat bunun siyah hap görüşleriyle uzaktan yakından pek alakası yoktur. Caraco yine 1900lerdeki buhranda dönemi eleştirmiştir. O dönemdeki çoğu düşünürün en büyük derdi değişen yüzyıldı. 1900ler, özellikle ortasından sonra gerçekten büyük bir karmaşayla geçti. Psikolojik akımlar gelişti, sosyoloji daha iyi bir toplum için gelişmek zorunda kaldı. Feminizm, eşitlik, sosyalist düşnceler ortaya çıktı. Tabiiki ABD liberal akımlar Vietnam savaşı vs. ortaya çıktı. Benzer durum Nietzsche için de geçerlidir, bazen refere edenleri görüyorum. Adam hayatı boyunca hiçlikte savaştı fakat nihilizm yaftası yapıştırıldı.

    Yine bu sitede çirkin ve kısa boylu olduğu için Beethoven’ın da insel olduğu savunulmuş. Yine safsata. Beethoven’ın oldukça narsist, kendini beğenmiş bir müzisyen olduğunu biliyoruz. İlginçtir mgtow kaynaklarında da güçlü bir erkek olarak bahsedilir. Oysaki kendisi bir kadına aşık, ruh saplantısı olan bi erkektir. Hatta aşık olduğu kadın için bu motivasyonla ve yaratıcılıkla birçok eser üretmiştir. Benzeri Van Gogh için de geçerli. Kendisinin şizofren olduğu biliniyor. Birçok yaratıcı edimde norm dışı sapmalar görülür. Gerçekten kadınlardan nefret eden kişiler de olsalar düşüncelerinin bu konuda felsefi açıdan temellendirildiğini göstermez. Bu confirmation bias yanılgısına çanak tutmak olur.

    Özetle

    Sonuçta dönemleri kendi olgularıyla bilmezseniz, daha önemlisi sosyolojiyi bilmezseniz söylenen her şeye “nihilizm” diye inanırsınız. Unutmayın kişisel davranışlar kitlesel hareketlerden etkilenir. Eğer Fransız devrimi olmasaydı, ne materyalizm ne de feminizm ortaya çıkacaktı, ne kırmızı hap ne de siyah hap düşünceleri olacaktı.

    Bu isimler kadınlardan çok hayat ve dönemle ilgili görüşler ortaya atmıştır. Çoğu da nihilist olmasına rağmen evliydi. Kadınlar konusunda ise üstte anlattığım gibi siyah hapın tersine “beta öder” fazını eleştirmişlerdir. Çünkü o dönemde kadınlar özgürce cinselliklerini yaşayamıyor, kendilerince beğendikleri “en Chad” ile yatamıyordu.

    Not: altta insellerden gelecek olan “%100 biyolojik determinizmi gösteren” bir kaynak/makale olmadığı sürece, yani bir anti-tez ortaya atılmadığı sürece yorumları yayına alınmayacaktır. Çünkü yazıyı bile okumadan nasıl hakaret içeren gereksiz yorumlar geleceğini deneyimlerimden biliyorum.

    (Makaleyi oylamayı ihmal etmeyin. Siteye üye olmayı unutmayın.)

     

    4.4 20 votes
    Makaleyi puanlamayı unutmayın.
    Subscribe
    Bildir
    guest

    38 Yorumlar
    Inline Feedbacks
    View all comments
    Yin
    Ziyaretçi
    Yin
    2021-01-21 10:11 PM

    1 Siyah hapın her şeyden önce bir mental durum (mental state) olduğunu düşünüyorum, tıpkı kırmızı hap gibi, veya diğer haplar gibi. Yani belli başlı zihinsel kabuller ve felsefi temeller var; bu kabuller olmadan bunların üzerine bir hap terminolojisi inşa etmek mümkün değil. Siyah hap mentalitesinin genetik determinizme indirgenerek bugünkü anlamına… Read more »

    Yin
    Ziyaretçi
    Yin
    2021-01-21 10:12 PM

    2/  Bu felsefi altyapılar var olmasaydı, hap alegorileri bugünkü anlamına ulaşmayacaktı. Hap alegorileri bu altyapılardan beslenmektedir diyebiliriz. Bu bakımdan, bugünkü anlamında Machiavelli kırmızı haplı olmayabilir, ama kırmızı hapın felsefi ağa babalarından biridir. Ya da Nietzsche bugünkü anlamda siyah haplı olmayabilir, ama siyah hapın felsefi ağababalarından biridir. Kendisi, tanrının öldüğünü ilan… Read more »

    Yin
    Ziyaretçi
    Yin
    2021-01-21 10:13 PM

    3/ Nietzsche’den sonra gelenlerin, örneğin Weininger, Wittgenstein gibi filozofların benzer bir anlamsızlık dehlizinde ilerlediklerini görürüz. Baudrillard, Derrida gibi filozofların da siyah hapı daha kompleks ve anlaşılmaz bir hale sokmaktan fazla bir katkısı olmadı. Bu tür bir mental temelden bir spin-off olarak kopan varoluşçular (Heidegger, Sartre) biraz daha optimistik-nihilizm çizgisinde ilerlediler,… Read more »

    Yin
    Ziyaretçi
    Yin
    2021-01-21 10:13 PM

    4/ İnceller kendilerini nihilistlere, antinatalistlere, efilistlere yakın görüyorlar çünkü kullandıkları mental temel aynı. Konu “ben çirkinim” değil aslında, konu anlamsızlık konusu, çirkinlik buna bir bahane. Bu yüzden ortalama olan tip bile kendini hilkat garibesi gibi anlatıyor. Bu yüzden, incellerin çoğunu mentalcel kitle oluşturuyor. Bu durum gerçek nihilistlerin ya da antinatalistlerin… Read more »

    Burak
    Ziyaretçi
    Burak
    2022-01-24 3:34 PM
    Reply to  Yin

    BlackPill kafasındayım.” Çok çirkin olmadığımı bende biliyorum. En azından topluma göre. Çirkin veya yakışıklı olmam da 7 milyar arasında pekte bir önemi yok diyebilirim.” Böyle bir rasyonel düşüncemde bile artık nasıl karamsar büyüdüysem bu olumlu düşüncelerime bile kabul edemiyorum. Sanki kendime yalan söylüyormuşum gibi geliyor. Çok mu aptalım anlayamıyorum.

    Can
    Ziyaretçi
    Can
    2023-05-06 12:12 PM

    Konumun içeriğinin güzelliği bir yana arada verilen tarihsel bilgiler çok lezzetli

    38
    0
    Would love your thoughts, please commentx

    İlişkiler Üstüne Maskülen Tespitler sitesinden daha fazla şey keşfedin

    Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

    Okumaya devam et